25 Ocak 2012 Çarşamba

Astral Seyahat


Astral seyahat terimi Okültizm’de ve Teozofi'de kullanılan bir terim olup, kişinin uyku gibi ruh ve beden bağlarının gevşediği hallerde esîrî beden ya da astral beden (Spiritüalizm’de duble) denilen süptil maddelerden oluşan bedeniyle fiziksel bedeni dışında, bilinci yerinde olarak, başka mekanlarda dolaşmak üzere yaptığı yolculuğu ve bu bedeniyle geçirdiği deneyimleri ifade eder.
Parapsikoloji'de bu, "beden-dışı deneyim" anlamındaki "out-of-body experience" (OBE) olarak, Metapsişik'te ise "şuur projeksiyonu" olarak adlandırılır.
İrâdî olarak gerçekleştirilebilmesi ve deneyim sırasında bilinçli olunması sebebiyle diğer bedendışı deneyimler arasında özel bir yeri vardır. Parapsikoloji laboratuarlarında yapılan deneylerde kişinin deneyim sırasında 5 duyu organı ile algılanabilecek bilgilerden daha fazlasına ulaşabildiği gözlemlenmiştir. Astral beden için duvar gibi fiziksel nesneler ve uzaklık bir engel oluşturmayacağı ileri sürülür. Yani, kişi bu bedeniyle bir anda kıtalar arası yolculuk yapabilir ve maddi engellerin içinden geçebilir. Fiziksel bedenden çıkıldığında öte-alem varlıklarının görülebileceği de ileri sürülmektedir. Uyku sırasında yapılan astral seyahat fiziksel bedene dönüldüğünde birrüya tarzında anımsanmaktadır. Astral seyahatin, okült ve teozofik kaynaklarda ve birçok araştırmacının çalışmalarında "irâdi olarak fiziksel bedenden ayrılma" şeklinde tanımlanmasına karşın (Dr.Scott ROGO, Leaving The Body, 1983), İngiliz parapsikolog Celia Gren bir ayrım yapmış ve “fiziksel beden-dışı deneyimler”den kendiliğinden (irade-dışı) oluşanları için ekzomatik deneyim (ecsomatic experience) terimini ortaya atmıştır.
Konu hakkında en fazla araştırma yapmış kişilerden biri araştırmalarını "Journeys Out of Body" adlı kitabında aktaran Robert Monroe’dur. Halen Amerika Birleşik Devletleri'nde Monroe Enstitüsü adıyla bilinen bir kurum bu konuda çalışmalarını sürdürmektedir. Astral seyahat hakkında ayrıntılı bilgi, Ege Meta Yayınları'ndan çıkan "Astral Seyahat Teknikleri" isimli kitapta bulunabilir.[1]

Kaynaklar

[1] tr.wikipedia.org/wiki/Astral_seyahat

Astral Seyahat Sırasında Yaşananlar:
Astral Seyahat sırasında, bedenin değişik yerlerinde seğirmeler, kulakta çınlamalar ve tam ayrışma anında ise, çatırdama ya da buna benzer bir takım sesler duyulabilir. Astral seyahat yaparak bedeninden geçici bir süre ayrılanlar, başlarından geçen bu tecrübelerini genellikle birbirlerine çok benzer ifadelerle anlatmaktadırlar...İşte onlardan birkaç örnek:
"Beden dışındaki ilk tecrübemi gayet iyi hatırlıyorum. O zamanlar 7 yaşındaydım ve böyle birşeyden haberim yoktu. Bir yaz günü, sabahın erken saatlerinde çok susamış olarak uyandım. Yataktan dışarıya çıkarak içme suyunun bulunduğu yere gittim. Ancak sürahi boştu. Bunun üzerine pencereye doğru yürüyerek perdenin aralığından güneşin ilk ışıkları ile aydınlanan bahçeye baktım. Sonra geri dönerek yatağa geldim. Yatağın dolu olduğunu gördüğüm zaman şok geçirdim. Yatağımda uyumakta olan birisi vardı ve bu insanın kendim olduğunu gördüğüm zaman, korku ve şaşkınlığım daha da arttı. Bu şaşkınlık sebebiyle olsa gerek, aniden ve süratle bedene çekildiğimi ve ayaklarımın bedenin ayakları üzerine gelecek şekilde bedene gömüldüğümü hissettim. Sonra uyandım. Daha sonra bu olay bir çok kereler tekrarlandı."

"Bir deniz seyahatindeydim. Birgün sırt üstü yatarken uykuya dalmışım. Bir kabus görmeye başladım. Gemi batmakta sular yavaş yavaş yükselmekteydi. Fakat ben, sular çeneme gelinceye kadar kayıtsız kaldım. Sonra büyük bir mücadele sonucu soğuk bir ter içinde uyandım. Bir kaç dakika içinde tekrar uyumuşum. Bir ara yan tarafıma dönük olarak yatarken, geminin bölmesine doğru hareket etmekte olduğumu hissettim. Çok hoş bir histi bu. Her şeyin farkındaydım. Tamamen bilincim yerinde olduğu halde bu olayı normal karşılamam sonradan beni çok şaşırttı. Sırt üstü yatacak şekilde yavaşça döndüm. Sonra böyle uyuya kalırsam ikinci bir kâbûs görürüm düşüncesi ile tekrar yan tarafıma dönmek istedim. Ancak bu çok zor bir işti ve epey mücadele etmek zorunda kaldım. Bu olaya rağmen her şeyi hâlâ normal karşılamaktaydım. Yanlamasına dönmüştüm ki, bir kuvvetin beni sırtımdan geriye doğru çektiğini hissettim. Bir kaç dakika orada öylece yanlamasına sallanır vaziyette kaldım. Bedenimin sallantısı durduğu halde, sol bacağım sallanmasına bir müddet daha devam etti. İşte bu bana tuhaf gelmişti... Bunun üzerinde düşünüyordum ki bedenimin dışında olduğum fikri birden zihnimde canlandı. O kadar tatlı bir histi ki, burada kalmaya karar verdim. Ne olacağını beklemeye koyuldum... Bir ara kendimi kapıdan 30 cm, yerden ise 210 cm kadar yükseklikte buldum. Sonra koridorda ayak sesleri işittim. Gelip beni bu halde görürlerse ne aptalca bir şey olacağını düşünmüştüm ki bir sıçrama oldu ve uyandım. Sıçrama merdivenden inerken veya çıkarken basamak olmadığı halde var zannıyla atılan adım sonucu ortaya çıkan sarsılmaya benziyordu...
Aynı yılın Eylül'ünde karaya ayak bastığımda, bu olayla ikinci kez karşılaştım. Pozisyonum ilk seferinde olduğu gibiydi. Yegâne fark, odamın oldukça aydınlık oluşuydu. Her zamanki gibi normal bir uykuya dalmıştım. Sonra kendimi, ayaklarım eksen olmak üzere yanlamasına doğru şiddetle sallanır buldum... Daha sonra bu sallanma sona erdi. Fiziki bedenimden 1 metre kadar yükseldim ve havada asılı durmaya başladım. Bir İki dakika sonra, sağa doğru hareket ettim ve ayaklarım yavaşça yere doğru gelecek şekilde aşağı süzüldüm. İşte o zaman etrafı görebildiğimin farkına vardım. Artan heyecanımı bastırmayı başararak aynaya doğru yürüdüm. Sanki suyun altında zorlukla yürüyor gibiydim. Birden, bir şok geçirdim. Bedenim hemen arkamda bulunan divanda yatmaktaydı ve ben onu dışardan izleyebiliyordum. Bir an için ölmüş olabileceğimi düşündüm." 
Astral Seyahat Tehlikeli midir?


Astral seyahat tehlikeli değildir. En azından şimdiye kadar böyle bir durumun yaşandığına dair bir bilgi yoktur. Obe esnasında bedeniniz güven içerisinde yatakta yatıyor olduğu için hiç olmadığınız kadar güvendesinizdir. Beden dışında iken,gümüş kordon olarak adlandırılan bir ip ile yataktaki bedeninize bağlısınızdır. Ölüm hâli, gümüş kordonun kopması hâlidir. Eğer gümüş kordon koparsa, bir daha bedeninize dönemezsiniz. Bu kordonun kopması, ancak ve ancak normal ölümlerle, trafik kazası, hastalık vs gibi durumlarda meydana gelir. Astral seyahat esnasında gümüş kordonun kopması ve tekrar bedene dönememek gibi bir durum söz konusu değildir. Tam aksin,e beden dışına çıkabilmek o kadar da kolay değildir. Yani ilk denemenizde "Ya geri dönemezsem...!" diye korkmayın. Siz, bu tip gereksiz korkuları düşünmek yerine, nasıl yapar da daha fazla dışarıda kalabilirimin yöntemlerini arayın. Geri dönmek, bir anda oluveriyor. Önemli olan çıkmak ve bazılarının yaptığı gibi dışarıda uzun süre kalabilmektir. Astral seyahatin en önemli tehlikesi, günlük işlerinizi bir tarafa bırakıp, "Hele bir astral yolculuk yapayım, ondan sonra her şey farklı olacak, dünyaya farklı bir açıdan bakacağım." diye düşünmektir. Bu tip düşüncede olan insanlar, yıllarca denemelerine rağmen hem beden dışına çıkamadıkları gibi yapmaları gereken işlerini de ihmâl ederler. Bu durum ise, gümüş kordonun daha da gerginleşmesine neden olur.Sonuçta vakitlerini boşa geçirir ve hiçbir şey elde edemezler. Doğru bildiği gibi yaşayan, kimseden çekinmeden düşüncelerini açıkça söyleyebilen insanlar, daha mutlu ve sağlıklı oldukları için Astral seyahat yapmaya daha müsaittirler. Bunun tam tersi durumda olan, korkuları yüzünden kendini engelleyen, eleştirilme korkusu ile bildiklerini pratiğe dökemeyen insanlar için Astral seyahat yapmak imkansız olmasa da oldukça zordur. Bu nedenle, önce aksayan sorunların giderilmesi, daha sonra Astral seyahat girişimlerinde bulunulması, akla daha yatkındır.
Astral Seyahat Teknikleri(başlangıç):
Pratik Astral Seyahat tekniklerine geçmeden önce deney öncesi sağlanması gereken çok önemli şartlar vardır. Ve hemen belirtelim ki, bu şartlar yerine getirilmeden, Astral Seyahat yapılabilmesi mümkün değildir. Deney öncesi sağlamanız gereken şartları yerine getirebilirseniz; çalışmanızda elde edeceğiniz başarıya %60 yaklaştınız demektir.

İlk olarak uygun bir yer seçimiyle çalışmaya kendinizi hazırlayın. Herkes yattıktan sonra odanızda bu çalışmayı yapabilirsiniz. Üzerinizde sizi rahatsız etmeyecek, sizi sıkmayacak bir elbise olmasına dikkat edin. Odanız ne çok soğuk, ne de çok sıcak olmamalıdır.

Evdeki diğer insanları, özel bir çalışma yapacağınızı ve sizi kesinlikle rahatsız etmemeleri konusunda uyarın. Bedeninizden ayrıldığınızda, herhangi bir kimsenin yanınıza gelmesi sizin bedeninize ani dönmenize sebebiyet verebilir. Bu konuda dikkatli olun.

Eğer herhangi bir sebepten dolayı, ani geri dönüş yaparsanız, yatıp uyumak yapılacak en iyi şey olacaktır. Böylelikle astral bedeniniz uyku esnasında kendiliğinden ayrışıp tekrar fizik bedene geri döneceği için, az önceki ani girişin olumsuz etkisi kendiliğinden kaybolacaktır.
NİYETİNİZ
Bu çalışmalara başlamadan önce, konunun ciddiyetini fark etmek çok önemlidir. Niyetinizi önceden belirleyin…

Bu tür bir deneyi gerçekleştirmek istemenizin sebebi olarak; diğer insanlara hava atmak, diğer insanlara karşın üstünlük sağlamak gibi düşüncelerinizin şuuraltınızda olup olmadığını çok iyi tespit edin… Eğer böyle bir düşünceye sahipseniz bu çalışmaya hiç başlamamanız sizin açınızdan daha yararlı olacaktır. Çünkü bu tür negatif düşünceler negatif tesirleri üzerinize çeker ve başarınızı olumsuz yönde etkiler.

Ayrıca bu tür negatif enerjiler arzu edilmeyen sonuçlarla karşılaşılmasına sebebiyet verebilir. Bu çalışmaya sizi yönlendiren etken bu tür bir isteğin sonucuysa, Astral Seyahat deneyinde başarı elde etseniz bile, bedeninizden ayrıldıktan sonra serbest hale gelen şuuraltınıza negatif enerjilerin birikmesi sonucuyla karşılaşabilirsiniz. Bu da sizin psikolojik ve fizyolojik dengenizi olumsuz yönde etkileyecektir.
DENEY HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ
Her şeyden önce arzu edilen başarıya ulaşabileceğinizden emin olmalısınız. Başarıya olan inancınız ve konsantrasyonunuz sizi başarıya hızla yaklaştıracaktır. Buna karşı her türlü tereddütleriniz sizi başarıdan uzaklaştıracaktır. Bu çalışmada başarı elde edemeyeceğinizi düşündüğünüz müddetçe, Astral Seyahat yapabilmeniz mümkün değildir. Çünkü Astral Seyahat tamamıyla düşüncelerinizin konsantrasyonuyla yapılabilecek bir çalışmadır… Ve kesinlikle unutmayınız ki, bedeninizi terk ettiğiniz andan itibaren bütün hareketlerinizi düşüncelerinizle yönlendireceksiniz. Düşünceleriniz, bu çalışmanızın başlangıcından sonuna kadar çok önemli bir fonksiyon görecektir

Her alanda olduğu gibi, bu alanda da; itimatsızlık, şüphe, korku endişe gibi duygular her türlü isteklerinizin gerçekleşmesine engel olurlar. Buna karşılık olumlu, yapıcı düşünceleriniz sizin en büyük yardımcınız olacaktır.

Unutmayın! İstediğinizi yapabileceğinize kuvvetle inandığınız andan itibaren başarıya çok yaklaşmış olacaksınız. Aslında bu durum, Duyular Dışı Algılamalarımızla ilgili bundan sonraki yapacağımız her alandaki çalışmalarımızda önemli bir yer işgal eder… Ancak Astral Seyahatte bu bir kat daha fazladır….
İÇ HUZURUNUZ
Bu deneyi gerçekleştireceğiniz gününüzün, sakin ve huzur içinde geçirilmiş bir gün olmasına dikkat etmelisiniz. O gün birisiyle aranızda sizi sinirlendirecek şekilde bir münakaşa olduysa, aynı günün akşamında deneye girişmekte fayda yoktur. Bu sinirlilik hali konsantrasyonunuzun bozulmasına sebebiyet verebileceği için başarınızı engelleyecektir… Bu yüzden deneyci, deney günü huzur içinde olmalıdır. Hareketlerine çok dikkat etmeli ve huzurunu bozabilecek olaylardan uzak durmalıdır.

Konsantrasyonunuzu bozacak, düşüncelerinizin belli bir noktaya odaklamanıza engel olacak, zihninizin dağılmasına sebebiyet verecek her türlü iç sıkıntılarınızdan uzak bir zihin haliyle bu çalışmaya başlamalısınız. Bu da gerçek anlamda bir iç huzuruyla yakalayabileceğiniz bir haldir… Hiç değilse çalışmaya başlamadan birkaç saat önce tüm sorunlardan arının… Streslerden kurtularak istenen hale kendinizi sokabilmek için “Gevşeme Egzersizlerinden yararlanabilirsiniz…
KORKULARINIZ
Deneyci korku hissini mutlaka yenmek zorundadır. Bu çalışmalarda sizlere en büyük engel: Korkularımızdır…

Korkularınızı yenemediğiniz müddetçe bu çalışmada başarı elde etmenize imkan yoktur. Çünkü korku hissi derhal bedeninize geri dönmenize sebebiyet verir. Heyecanlanmanıza ve korkmanıza bu çalışmalarda hiç bir gerek yoktur. Ancak korkmanıza gerek yoktur demekle, korkunun ya da heyecanın ortadan kaldırılmasının mümkün olamadığını da biliyoruz. Korkunuzun ya da heyecanınızın yenilebilmesi bu konulardaki teorik ve pratik bilgilerinizin artmasıyla mümkün olabilecektir.

Korkunun temelinde; bilgisizlik vardır… Bu nedenle korkumuzu yenebilmeniz için yapılacak tek şey; bu konuyla ilgili bilginizi artırmaktır… Böylelikle korkulacak yegane şeyin korkunun kendisinden başka bir şey olmadığını gerçek anlamda fark edebileceksiniz. Bunu gerçek anlamda fark etmeden korkularınızı, endişelerinizi ve heyecanlarınızı yenebilmeniz mümkün değildir.
BEDENİ ŞARTLAR
Bedeninizin Pozisyonu
Bedeninizin çok rahat bir şekilde olması gerekmektedir. Burada bedenin en rahat pozisyonu uzanma halidir. Bedenin rahat olması, dikkatin dağılmaması, sakinlik devresine kolayca erişebilmeniz bakımından önemlidir. Bu yüzden, fiziki bedeniniz en rahat olacak şekilde uzanınız. Bacaklarınızı çapraz yaparak kanın damarlardaki dolanımına engel olmayınız. Aksi takdirde tecrübenizin bitiminde rahatsızlık hissi duyabilirsiniz. Ellerinizi vücudunuzun yanına koyunuz. Başınızın altında da bir yastık olmalıdır.
Beslenme ve Sağlık Durumunuz
Çalışma saatinden hemen önce hiç bir şey yemeyiniz. Normalin üzerinde yemek yemek tecrübelerinizdeki başarınıza engel teşkil eder. Aç kalma çoğunlukla dublenin serbest kalmasına yardım eden bir unsurdur. Sebze ve meyve türü yiyeceklerle o gün beslenmiş olmanız, çalışmanızda size yardımcı olacak unsurlardandır. Aşırı olmamak kaydıyla sıvı alınan gıdalar faydalıdır. Mütevazı bir yemekten 3-4 saat sonra denemeye başlanabilir.

Bu çalışmaya başlamadan önce kesinlikle anestezik ilaçlar, alkol ve her türlü uyuşturucu ya da uyarıcı maddeler alınmamalıdır. Bedeninizin sağlıklı olması çok önemlidir. Eğer vücudunuzun herhangi bir yerinde ağrı, sızı varsa, düşüncelerinizi konsantre edemezsiniz. Kalbinizle ilgili herhangi bir rahatsızlığınız varsa, kesinlikle bu çalışmayı yapmayınız.
Ayrışmayı Kolaylaştırıcı Teknikler
Buraya kadar sizlere bazı teorik bilgiler aktarıldı. Herkes bu teorik bilgilerin ve deney öncesi sağlanması gereken şartların ne kadar önemli olduğunu kendi tecrübeleriyle görecektir.

Deney öncesi şartlar yerine getirildiği takdirde, bu çalışma herkes için rahatlıkla başarılacak bir deneye dönüşebilir. Daha önce de söylediğimiz gibi her şey size bağlı…

Şimdi adım adım ilerleyelim…

İlk önce bedenin nasıl gevşetileceği, nasıl nefes alınacağı öğrenilip, konsantrasyon kabiliyeti geliştirilmelidir. Bunlar sağlandıktan sonra sizlere vereceğimiz metotlardan birini seçip onun üzerinde düzenli olarak çalışmalara başlayabilirsiniz. Bu metotların içinde bazıları daha kolay uygulanabilir özelliktedir.

Ancak size hangisi uygun geliyorsa onunla başlayabilirsiniz. Hatta bazı metotları birleştirerek de kullanabilir ve size en uygun gelen metodu kendi kendinize de geliştirebilirsiniz.

Bu alıştırmalara başlamadan 1 hafta önce zihin yoluyla ziyaret edeceğiniz mekanı seçin. İlk alıştırmalarda çok yakın bir yer seçmek daha doğrudur. İşe 1-2 metre uzaklaşarak başlayın. Bedeninizden çıktıktan sonra bulunduğunuz odada kalmak istediğinizi önceden kendi kendinize telkin edin. Sonraları tecrübeniz arttıkça çok uzak noktaları da seçebilirsiniz.

Tam 1 hafta süreyle kendinizi o güne psikolojik olarak hazırlayın. Amacınız duyu ötesi algılamanızı harekete geçirip orada geçen olaylar hakkında doğru bilgiler almak daha doğrusu orada gelişen olayları yukarıdan izlemektir.

Aradan geçen 1 haftalık süre içinde her sabah kalktığınızda ve gece yatmadan önce kendi kendinize şu telkinde bulununuz:

“……… tarihinde beden dışı bir deneyim çalışması yapacağım. Kendi isteğime bağlı olarak bedenimi terk edip, odamın içinde kısa bir süre kalacağım. Kendimi ve çevremi bedenimin dışında seyredeceğim. Düşüncelerime kolaylıkla hakim olacağım. Ve tekrar bedenime geri döneceğim. Bu deneyi gerçekleştirebilecek yeteneğe sahibim. Onu kullanacağım. Bedenimi terk edebilir ve onu yukarıdan izleyebilirim.”

Şimdi Astral Seyahat Tekniklerini sırasıyla ele alalım:
l- Telkin ve Konsantrasyon Metodu
Bu metodun temeli gevşeme egzersizleri, telkin ve konsantrasyona dayanır… Bu konular üzerinde daha önce durmuştuk. Eğer bunlar üzerinde yeterince çalışırsanız, şimdi aktaracağımız metodu kolaylıkla uygulayarak bedeninizi terk edebilmeniz mümkün olacaktır. Bu egzersiz Astral Seyahat metotları içinden en kolaylıkla uygulanabilecek tekniklerin başında yer alır.

Sırtüstü yatağa uzanıp gözlerinizi kapayın. Gitmek istediğiniz yerden ve bedeninizi terk edeceğinizden başka hiç bir düşünceye zihninizde yer vermeyin.

Bu deney boyunca günlük yaşamın meşgalelerini unutacaksınız. Düşünceleriniz gittikçe sakinleşecek… Sizi çevreleyen her şeyi unutun ve kendinizi serbest bırakın…

Nefes Alma ve Gevşeme Egzersizleri’ni kusursuz ve tam olarak uygulayarak zihinsel ve fiziksel olarak gevşeme haline yani a Ritmi’ne geçiniz.

Bu andan itibaren, yatağınızın hafifçe öne arkaya sallanmaya başladığını düşünün… Bu sallanmayı çok kolaylıkla hissedeceksiniz. Çünkü gevşeme hali içinde bulunuyorsunuz… Bedeninizin içindeki astral bedeniniz bedeninizin içinden adeta kayıp gitmek üzere olduğunu fark ediyorsunuz… Sallanmayı sürdürün… Her an astral bedeniniz bedeninizden çıkıp gitmek üzere olduğunu düşünün. Arkadan öne, önden arkaya sallanırken sallanmanın verdiği gevşemeyi iyice hissedin… Kendi kendinize vereceğiniz telkinlerle içinde bulunduğunuz durumu rahatlıkla yönlendirebilirsiniz. Ne isterseniz ve neyi düşünürseniz o gerçekleşecek… Bunu kendi kendinize içinizden telkin edin:

“Sallanmalar artıyor… Gevşiyorum… Bedenimi terk etmek üzereyim… Akışkan bir sıvı gibi astral bedenim vücudumu terk etmek üzere…” diye kendi kendinize telkin de bulunun…
Daha sonra kendinizi bedeninizin 1 - 2 metre yukarısında olduğunuzu düşünün… Bedeninizden 1 - 2 metre kadar yüksekte bir nokta üzerine konsantre olun. Sadece bunu düşünün… Kendinizi orada hissedin… Bu düşünceyi kuvvetle arzu edin… Arzunun kuvveti çok önemlidir. Arzu ani ve kısa süreli olmalıdır. İyice gevşemiş bir haldesiniz… Kendinizi bedeninizin dışında düşünün… Buna yoğun bir şekilde ama kendinizi asla zorlamadan konsantre olun… Sallanmalar arttıkça bir anda kendinizi orada bulacağınızı düşünün… Tekrar yoğun olarak arzunuzu kısa süreli bir darbe gibi tekrarlayın… Sallanmaları izleyin ve bu sallanmaları, kendinizi ileriye doğru son bir hareketle bedeninizden fırlatana kadar devam edin. Her an bir bulut gibi bedeninizden yukarıya doğru yükselebileceğinizin bilincinde olun…

Bir anda vücudunuzun hafifleşerek sanki deniz üzerinde yatarmışçasına dalgalanmaya başladığını ve yavaş yavaş yükselmeye başladığını hissedeceksiniz. Sadece ama sadece bu düşünceye konsantre olun… Eğer yeteri kadar gevşeme haline geçtiyseniz ve yeterince konsantrasyonunuzu verdiğimiz telkinlere yönelebilirseniz, böyle bir tecrübeyle çok kolaylıkla karşılaşacaksınız.

Önce bedeninizin adeta bir balon gibi şiştiğini hissedeceksiniz. Yoğun konsantrasyonunuz ve telkinleriniz bir anda sizi bedeninizin dışına doğru çekmeye başlayacaktır. Bu anda vücudunuzda seğirmeler, kulağınızda çınlamalar başlayacaktır. Bundan korkmayın. Bir balonun patlamasına benzer bir duyguya kapılabilirsiniz. Bunlar vücudun terk edilme anında ortaya çıkan doğal gelişmelerdir. Bir müddet sonra bu seğirmeler ve çınlamalar kesilecektir.

Astral Bedeninizin fiziki bedeninizin her bölümünü tamamen doldurduğunu ve gevşedikçe astral bedeninizin bir balon gibi şişmeye başladığını imajine edebilirsiniz. Bulutumsu görünüşteki Astral Bedeninizin fiziki bedeninizin gözeneklerinden yavaş yavaş çıkarak yükselmeye başladığı düşüncesine konsantre olmak, işinizi biraz daha kolaylaştırabilir.

Bir kuş gibi kendinizi havalanırken hissedebilirsiniz. Heyecanlanmayın ve gelişmeleri oluruna bırakın… Düşüncelerinizi sadece bedeninizi terk etmeye odaklayın. Bu konsantrasyonunuz sizi bedeninizden çekip alacaktır.

Tüm çalışmalarınızı yönlendirecek olan tek şey düşüncelerinizin konsantrasyonudur. Bedeninizi terk ettiğiniz andan itibaren de düşüncelerinizle hareketlerinize yön vereceksiniz… Nereyi düşünürseniz siz astral bedeninizle birlikte kendinizi orada bulacaksınız.. Odanızın içindeki hareketlerinizi yönlendirecek olan tek şey yine bu düşünce gücünüz olacaktır. İlk denemelerinizde yatağınızda yatmakta olan bedeninizi ve odanızdaki eşyaları kısa bir süre seyrettikten sonra yavaşça bedeninize geri dönün.
Bedeninize geri dönmek son derece kolaydır. Sadece bedeninize geri dönmeyi dilemeniz, bunun için yeterlidir… Evet yapacağınız tek şey bedeninize geri dönmeyi dilemektir. Göreceksiniz ki bir anda kendinizi bedeninizin içinde bulacaksınız. Bu nedenle acaba bedenime geri dönemeyebilir miyim diye önceden her hangi bir tereddüt yaşamanıza gerek yoktur. Bedeninize dönmek için hiç bir çaba göstermeniz gerekmeyecektir.
İmajinatif Şartlandırma Metodu
Deneye başlamadan önce evinizin içinde takip edeceğiniz bir yol tespit ediniz. Örneğin bu yol; yatak odanızdan mutfağa kadar uzanan bir hat olabilir. Bu yol üzerindeki detaylardan 5 noktayı belirleyiniz. Bu noktalar, evinizin içindeki divan kanepe, sehpa duvardaki resim gibi eşyalar arasından belirlenebilir. 5 Adet noktayı belirledikten sonra bazılarına vanilya, karanfil, lavanta gibi kokular da ilave edebilirsiniz.

İzleyeceğiniz yolu ve ayrıntıları birçok kez gidip gelerek en ince detaylarına kadar hafızanıza almaya çalışınız. 5 gün gün süresiyle bu yol üzerinde tekrar ve tekrar gidip gelerek bu hattın tüm ayrıntılarım ezberleyin. Tespit ettiğiniz her nokta karşısında 5′er dakika oturarak, onun tüm ayrıntılarını gözleyin. 5 günlük hazırlık devresinden sonra hedeflediğiniz denemeye artık hazırsınız demektir. 6. gün çalışmaya hazır olup olmadığınızı sınamak için hiç heyecanlanmadan odanıza geçin…

Gevşeme egzersizleri ile a ritmine girin… Gevşeme haline geçtikten sonra tespit ettiğiniz noktaları teker teker gözünüzün önünde canlandırmaya başlayın. Her bir noktanın iyice gözünüzün önünde belirmesine izin verin. Sırasıyla tüm noktalan imajinatif olarak sanki televizyon ekranından seyredermişçesine gözünüzün önünde canlandırın… Belirlediğiniz noktalara bazı kokular yerleştirdiyseniz, o kokuları aklınıza getirin. Böylelikle imajinasyonunuz daha kolay harekete geçecektir. Bunda başarıya ulaşırsanız, ertesi gün deneyinizin ikinci aşamasına başlayabilirsiniz.

Bir sonraki gün yine gevşeme haline geçin… Bunun için kendi kendinize yapıcı telkinlerde bulunun. Gevşeme hali içinde kendinizi hazır hissettiğinizde, yattığınız yerden kalkarak tespit ettiğiniz yol üzerinde zihinsel olarak ilerlemeye başladığınızı hayal edin. Yavaş yavaş bedeninizden bir bulut gibi süzülerek yükselmeye başladığınızı ve teker teker daha önce defalarca baktığınız noktaların önünden geçtiğinizi düşünün ve bunu arzu edin. Gözünüzün önünde imajinatif olarak yol belirmeye başlayacaktır.

Burada yapmanız gereken şey, televizyon ekranından görüntüleri seyredermişçesine izlerken, şuurunuzu oraya gerçekten taşıyabilmektir. İmajinatif olarak görüntüleri gözünüzün önünde canlandırırken kendinizi imajinatif görüntünün ötesinde, gerçek şuurunuzla orada bulunduğunuzu kuvvetle isteyin. Bunu kısa aralıklarla kuvvetlice arzu edin… Bir anda gerçekten de kendinizi orada bulabilirsiniz…

Astral Seyahat teknikleri arasında aktardığımız bu ikinci metot özellikle belirtmemiz gerekir ki, imajinasyon yani durugörü yeteneği kısmen de olsa işler durumda olanlar için geçerlidir. Eğer gözlerinizi kapadığınızda isteğinize bağlı imajları gözünüzün önünde canlandırabilecek bir imajinasyon yeteneğine sahipseniz bu metodu kolaylıkla uygulayabilirsiniz.

Durugörü yeteneği kısmen de olsa su üstüne çıkmamış kişiler bu metodu uygulayamazlar. Onlar için en uygun olan metot ilk verdiğimiz ve bundan sonra vereceğimiz metotlardır…

Bu tür bir yeteneğe sahip olmayanlar bu metot üzerinde fazla zaman kaybetmesinler. Peki durugörü yeteneğimizin bizde az da olsa çalışır durumda olduğunu nasıl anlayabiliriz? Bunun cevabı son derece basittir… Zaten konun içinde de verilmiş durumdadır: Yani eğer gözlerimizi kapattığımızda, istediğimiz görüntüleri zihnimizde sanki televizyon seyredermişçesine canlandırabiliyorsak, durugörü yeteneğimizin kısmen de olsa bizde çalışır durumda olduğunu söyleyebiliriz. Ancak burada asıl söylemek istediğim bu konuyla ilgili bir başka mesele var:

Çevrenizdeki kişilere gözlerini kapattıklarında istedikleri imajları görüp görmediklerini sorun bakalım ne cevap alacaksınız. Çok şaşırtıcıdır ki, gözleri kapalıyken istedikleri imajları görenler herkesin böyle bir yeteneğe sahip olduklarını zannetmektedirler… Halbuki durum böyle değildir. Herkes gözlerini kapattığında istediği imajı göremez… Bırakın istedikleri imajları, siyah bir fondan başka hiç bir şey göremeyenler çoğunluktadır. Görebilenler ise azınlık durumundadır…

Siz de gözlerinizi kapatarak kendi kendinizi test edebilirsiniz.
3- Rüya Kontrol Metodu
Bu metodun temeli, rüya içinde rüyada olunduğunun şuuruna varabilmektir. Böylelikle şuurun rüya içinde uyandırılması mümkün olabilmektedir. Rüya gördüğümüzü fark ettiğimiz anda, eğer kendimizi belirli metotlarla eğitebilirsek rüyamıza uyanık şuurumuzla devam edebiliriz. Bu son derece ilginç bir denemedir.

Bu gerçekleştirildiğinde, yatakta yatan bedeninizin dışında bir anda onu seyrederken kendinizi bulabilirsiniz. Nitekim hiç bir özel çalışma yapmadan, hem rüya görürken rüyada olduğunu fark eden, hem de uyandığında kendisini bedeninin dışında bulanların sayısı bir hayli fazladır.

Rüyadayken rüyada olunduğunun farkına varılması ilginç bir deneme olduğu kadar, astral çıkışa imkan da sağlayan bir olgudur. Çünkü uyku esnasında derin bir gevşeme ile birlikte astral beden ile fiziki beden ayrışma içine girer. Astral Seyahat tekniklerinden biri olan Rüya Kontrol Metodu’nun çıkış noktası işte bu özelliğe dayanır. Yani metodun çıkış noktası, fizik ile astralin ayrıştığı bir anda şuuru uyandırarak, şuuru astral bedende tutabilmektir. İşte o anda kişinin şuuru uyanık bir haldeyken bedeninin dışında kalabilir…

Peki rüyadayken nasıl rüyada olduğumuzu fark edebiliriz? Bunun son derece kolay uygulanabilir metotları vardır.

Rüyalarımızda zaman zaman son derece garip, günlük yaşantımızda asla meydana gelmesi mümkün olmayan olaylar, manzaralar ve mizansenlerle karşılaşırız. Bu olaylar bize rüyada olduğumuzun en büyük ip uçlarını verebilir. Ancak bu ipuçlarını yakalayabilmemiz için, şuuraltımıza bu yönde telkinlerin verilmiş olması gerekir. Aksi takdirde bu tür olaylar rüya içindeyken bize normalmiş gibi gelir.

Bunu gerçekleştirmenin en kolay yolu günlük yaşantımız sırasında karşılaştığımız olaylar karşısında kendi kendimize sorular sormaktır. Günlük yaşantınız içinde karşılaştığınız çeşitli olaylar karşısında şu üç soruyu kendi kendinize sorarak mantıklı açıklamalarını yapınız:

Bu olay neden oldu?… Nasıl oldu?… Niçin oldu?…

Bunu kendinize alışkanlık haline getirin. Her karşılaştığınız gelişme ve olay hakkında olmasa bile çoğu için bu soru sorma ve mantıklı cevaplar verme çalışmasını yapınız.

Sorularınıza mantıklı açıklamalar getirince her seferinde kendi kendinize içinizden şu telkinde bulunun:

“Demekk ki rüyada değilim…”

Bu davranışınız sizin şuuraltınıza işleyecek ve sonunda rüyadayken de bu sorulan kendi kendinize sormaya başlayacaksınız. Çoğunlukla rüyalardaki olaylar normal fizik kurallar çerçevesinde gelişmediği için mantıklı cevaplar bulamayacaksınız. İşte o an, “demek ki rüyadayım” sonucunu şuuraltınız size otomatik olarak çıkaracak ve siz rüya görmekte olduğunuzu anlayacaksınız. Ve böylelikle rüya içinde uyanma imkanına ulaşacaksınız. Uyandığınız an çevrenize bakın kendinizi bedeninizin dışında uyandırmış olma ihtimaliniz çok yüksektir…
4- Uçma Testi Metodu
Rüyalarınızda sık sık kendinizi uçarken görüyorsanız yukarıdaki metodu sadece uçma olayına endeksleyerek de uygulayabilirsiniz.

Günlük yaşamınızda zaman zaman kendinize “şu anda rüya mı görüyorum?” diye sorunuz… Soruyu cevaplandırabilmek için hemen arkasından şu testi yapınız:

“Uçabiliyor muyum, yoksa uçamıyor muyum?”

Bu soruyu hem sorunuz hem de fiziki olarak yapmaya çalışınız. Test sonucu uçamadığınızı gördüğünüzde:

“Uçamıyorum… O halde gerçek hayattayım… Gördüğüm de rüya değildir” diye bir hüküm çıkartınız.

Şuuraltınız bu şekilde şartlandırıldığında, aynı soruları rüyanızda da sormanıza sebebiyet verecek ve rüyada yapacağınız test sonucu uçabileceğinizden:

“Uçabiliyorum… O halde rüyadayım…” diye bir hüküm çıkaracak ve rüyadayken şuurunuzu uyandırabileceksiniz.
5- Arzu Faktörünün Şartlandırılması
Bastırılmış, önlenmiş, set çekilmiş, yerine getirilmemiş arzular; astral çıkışlara sebebiyet veren Önemli faktörlerdir.. Bundan yararlanarak da astral çıkış gerçekleştirilebilir. Yatmadan önce sizi susattıracak tuzlu yiyecekler yiyiniz. Odanızın belli bir köşesine de bir bardak su koyunuz. Ve kendinize şu telkinde bulunarak yatınız:

“Rüyamda susadığımda o köşeye gidip bardaktaki suyu içeceğim… Ancak bardağa elimi uzattığım anda şuurumu kazanacağım…”

Uyku esnasında fiziki beden hareket edemeyeceği için, su içmek için duyulan şiddetli arzu, astralin bedenden çıkışına sebebiyet verir. Kendi kendinize verdiğiniz telkinle de bardağa elinizi uzattığınız an, bedeninizin dışında uyanmanız mümkün olabilir. Bir anda kendinizi bardağın yanında, bedeninizi ise yatmakta yatar vaziyette bulabilirsiniz. Uygulanması çok kolay olduğu için bu metotla astral çıkış yapan çok sayıda insan vardır.

Yukarıdaki deneyinizin başarıya ulaşması için, deneye başlamadan önce, böyle bir çalışmayı tüm ayrıntılarıyla nasıl gerçekleşeceğini en az 10 gün boyunca zihninizde iyice canlandırın. Ve her gece yatmadan önce tuzlu yiyecekler yemeden de telkinlerinizi 10 gün boyunca kendi kendinize tekrarlayınız. 10 günlük sürenizin sonunda, bu metodu uygulamaya başlayın. Böylelikle başarıyı büyük ölçüde garanti altına almış olacaksınız.

Kaynak


www.kemalgunay.com.tr/astral-seyahat-tekniklerine-giris



Astral Seyahate Bilimsel Bir Bakış:
Beden dışı deneyimler diye adlandırılan bir fenomen var. İnsanlar ölüme çok yaklaştıklarını, ruhlarının vücutlarından ayrıldığını ya da "astral" seyahatler yaptıklarını söylüyorlar.

Yıllar yılı metafizikçilerin konusu oldu bu olay. Bu tür şeylere inananlar her yerde yazdılar konuştular bunu, inanmayanlar ise bıyık altından güldüler. Tâ ki bilim insanları bu olaya el atıp incelemeye karar verene kadar.

Bu konuda araştırma yapan en bilinen isimlerden biri Olaf Blanke adlı İsviçreli bir nörolog. Esasen Blanke'nin amacı beden dışı deneyimleri araştırmak değildi tabii ki. Epilepsi gibi beynin elektriksel düzeninin bozulmasına neden olan hastalıkların, bu tür iddiaları da beraberinde getirdiğini gördüğünde araştırmaya başladı. Blanke beynin temporal lob ve pariyetal lobunun birleştiği noktanın sağ tarafını elektrolarla uyardı. Denekler bu uyarımlar esnasında vücutlarının tamamını algılamaya devam ettiler ama ilginç bir şekilde sanki vücutlarının dışından bir yerlerden algılıyorlarmış gibi hissediyorlardı.

Sağ temporal-periyatal birleşim bölgesinin insanların görsel-mekansal algılama üzerindeki etkileri zaten biliniyordu. Yapılan deneyler bunu kesin bir şekilde kanıtladığı gibi beden dışı deneyimlerin neden kaynakladığı sorusuna da bir cevap oluşturdu.

Aynı deneyler elektrotlar yerine manyetik uyarımlarla yapıldığında da benzer sonuçlara ulaşıldı ki artık beynimizin bu bölgesinin bu tür iddialara sebep veren algılamaların kaynağı olduğu kesinleşti.

Zaten bu iddiaları gündeme getiren kişiler bizleri kandırmaya falan çalışmıyorlardı. Gerçekten de vücutlarının "dışına çıktıklarını hissediyorlardı". Zaten bu kişilerde bu hisleri travmatik bir olay sonucunda, kaza ya da epilepsi nöbeti gibi, yaşıyorlardı. Bilmedikleri şey bu olayın beyinlerinin kendilerine oynadığı bir oyun olduğu idi.

Sonuç olarak bilim paranormal ya da metafizik denilen alana el atınca işin gerçeği de ortaya çıktı.

Benim bakış açıma göre tek başına bu kavramın bilimsel açıklamasının yapılması bile önemli sonuçları gösteriyor bizlere. Her şeyden önce paranormal denilen olayların, bilimsel ya da"normal" açıklamalarının bulunduğunu görüyoruz. İkincisi ise paranormal diye burun kıvrılan kavramların aslında bilimsel açıdan incelenmeye değer konular olduklarını..

Yani artık bu konuları birer modern din haline getirip inananlar ve inanmayanlar ikilemine boş vermeliyiz. Çok inanılmaz gelen olayların bile anlaşılabilir açıklamaları olması muhtemeldir. Bu açıklamaların bizlerin insanı, evreni ve gerçekliği daha iyi anlamasına yardımcı olacağı ise açık.[1]

Kaynaklar


[1]www.donusumkonagi.net/makale.asp?id=3908&baslik=beden_disi_deneyimler,_Astral_seyahate_bilimsel_bir_bakis_



Bilim adamlarının yaptığı bir deney, nedeni açıklanamayan ve parapsikolojik olaylar arasında sayılan "beden dışı deneyim"in (astral seyahat) nasıl oluştuğuna ışık tuttu.
"Kişinin fiziksel bedeni dışında ve bilinçli bir şekilde başka mekanlara yaptığı yolculuk ve bu bedeniyle geçirdiği deneyimler" olarak tanımlanabilecek bu olayın nörolojik nedenini bulmayı amaçlayan Londra Üniversitesi ve İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü uzmanları, "astral seyahate" benzer bir deneyim yaratmak için sanal gerçekliğin kullanıldığı deneyler yaptı.

Uzmanlar, beyni şaşırtarak "fiziksel bedenin başka bir yerde olduğuna inandırmak" için, sanal gerçeklik gözlükleri kullandı. Sanal gerçeklik gözlükleriyle yaratılan görsel illüzyon ve bedenlerine gerçekten dokunulduğu hissi, deneklerde "fiziksel bedenlerinden çıktıkları" hissi yarattı.

Araştırmacılar, deney sonucunda elde ettikleri bulguların, cerrahların "uzaktan ameliyat yapması" ya da gerçeklik hissi artmış bilgisayar oyunları kurgulanması gibi pratik sonuçları da olabileceğini belirtti.

Bazı uzmanlar, astral seyahat ya da "beden dışı deneyim" olgusunun tamamen doğaçlama olarak geliştiğini öne sürerken, bazıları ise bu deneyimin "tehlike altında olmakla" ilgisi olabileceğini, ölümcül bir durumla yüz yüze gelmenin ya da alkol, uyuşturucu kullanmanın tetikleyici olabileceğini savunuyor.

Başka bir teoriye göreyse bu deneyim, kişilerin bedenleriyle ilgili olumsuz algıları olması ya da bedenleriyle yeterince "ilişki" kurmamalarından kaynaklanabiliyor.
"KENDİMİZİ GÖZLERİMİZİN OLDUĞU YERDE SANIYORUZ"

İsviçre’de yapılan deney, "beyindeki, dokunma ve görme merkezleri arasındaki bağlantı kopukluğunun" fizikî bedenin dışına çıkıldığı hissi yaratabileceği varsayımı üzerine kuruldu.

Gönüllü denekler, gözlerine sanal gerçeklik gözlükleri takarak, bir kameranın önünde ayakta durdu. Denekler, bu gözlükler sayesinde, kendi bedenlerinin üç boyutlu arkadan görüntüsünü, kendi önlerindeymiş gibi görebiliyordu. Araştırmacıların, sırtlarına bir kalemle dokunduğunu gözlükler sayesinde görebilen denekler, kalemin gerçek sırtlarına değil, önlerinde gördükleri"sanal sırtlarına" dokunması sonucu onu algılıyormuş gibi hissettiklerini söylediler.

Bir sonraki aşamada, deneklere gösterilen görüntü değiştirildi ve deneklere, sanal gözlükler aracılığıyla, gerçek bedenleri değil, bir mankenin sırtının üç boyutlu görüntüsü gösterildi. Mankenin sırtına kalemle dokunulduğunu gören denekler, buna rağmen önlerinde gördükleri bedeni "hâlâ kendi bedenleri gibi algıladıklarını" ifade etti.

Gözlükleri çıkarılan ve birkaç adım geri yürütülen denekler, eski yerlerine dönmeleri istendiğinde ise gereğinden fazla yürüyerek fiziki bedenlerinin değil, sanal bedenlerinin eski pozisyonuna yakın yerde durdu.

Londra Üniversitesindeki ekibin yaptığı deney de benzer bir mantık üzerine kuruldu. Buradaki ekibin başkanı Dr. Henrich Ehrsson, kendi deneklerinin "sanal bedenleri tehdit altındayken, gerçekmiş gibi algılayarak psikolojik tepkiler verdiğini" saptadı.

Dr. Ehrsson, "Bu deney, beden dışı deneyimde kişinin görsel algısının çok önemli olduğunu ortaya koyuyor. Başka bir deyişle bedenimizin, gözlerimizin olduğu yerde olduğunu sanıyoruz" diye konuştu.

Bulgularını yorumlayan bilim adamları, bu deneylerin "beden dışı deneyim"i laboratuar ortamına taşıdığını ve nasıl meydana geldiğiyle ilgili en önemli teorilerden birini sınadığını belirtiyor.[1]


KAYNAKLAR

Milliyet Gazetesi, "Bilimsel Açıdan Astral Seyahat", 24 Ağustos 2007, Cuma.


Astral Sözlük:

Akaşik Kayıtlar: Akaşik kayıtlar, zamanın başından sonuna kadar insanoğluyla ilgili her bilgiyi içeren bir koleksiyon ya da depodur.Bu kayıtların astral alemin, astral ışık olarak bilinen bir bölgesinde bulunduğuna inanılır. (Ayrıntılı bilgi için bakınız"Akaşa Kayıtları (Akaşik Kayıtlar)" maddesi.)

Astral: Astral terimi, "yıldızla ilgili" anlamına gelen Yunanca bir sözcükten gelmektedir. Orijinalinde Yunan tanrılarının ikametgahlarının yerlerini anlatmaktadır.

Astral Beden: Astral beden, fizik bedenin çok daha ince titreşimlerden oluşmuş bir kopyasıdır. Astral planda seyahat etmek için bir araç olarak kullanılır. (Ayrıntılı bilgi için bakınız "Astral Beden ve Aura" maddesi.)

Astral Duble: Astral Beden'in diğer adıdır.

Astral Işık: Astral ışık, astral düzlemde Akaşik kayıtların bulunduğu bölgedir. Adını geçmiş, şimdi ve geleceğin birbirine karışmasıyla oluşan yüksek enerji titreşimlerinden alır.

Astral Plan: Astral plan, fizik dünyamızı yansıtan;ama daha titreşimsel bir seviyede işleyen paralel bir dünyadır. Astral plan, yedi alt seviyeden oluşur:

  1. Ruh, daha yüksek bir seviyeye geçmek için astral plandan ayrıldığında astral bedenin çözüldüğü yer olan Astral Mezarlık.
  2. Ruh ayrıldıktan sonra ve Astral mezarlığa düşmeden önce astral bedenin geçici evi olan Astral Kabuk.
  3. En fazla yozlaşmış ve baştan çıkmış ruhların yeri olan Astral Cehennem.
  4. Ruhların fiziksel ölümden sonra bir süre dinlenip astral plandaki yeni konumları için hazırlandıkları Uyuma Bölgeleri.
  5. Fizik dünyada oldukları sırada yaratıcı ya da entelektüel bir proje tamamlayamamış olan astral bedenlerinin yeri olan Entelektüel seviye.
  6. Büyük zaferlerini yeniden canlandıran ve yeniden yaşayan kahramanların yeri olan Kahramanlar seviyesi.
  7. Her dinden, dini liderlerin ve mistiklerin yeri olan Mistik seviye.
Astral Projeksiyon: Astral projeksiyon astral bedenin fiziki bedenden ayırma ya da projekte etme ve bunu astral planda seyahat yapmak için kullanma yeteneğidir.

Astral Seyahat: Fizik beden geride kalırken,Astral beden ile astral planda gezinme yeteneğidir. (Ayrıntılı bilgi için bakınız "Astral Seyahat Nedir?" maddesi.)

Beden Dışı Deneyim (BDD): Beden dışı deneyim, kişinin astral bedeni, fizik bedeni terk ettiğinde ve astral planda seyahat ettiğinde yaşadığı deneyimdir.

Bilokasyon: Bilokasyon, aynı anda iki farklı yerde bulunma yeteneğidir. Fizik beden, başka yerdeyken; astral beden, başka yerde kendini görünür hâle getirebilir.

Çakralar: Çakralar (şakralar), insanın enerji alanında başın tepesiyle omurganın kökü arasında yedi enerji merkezidir. Chakra sözcüğü, Sanskritçe bir sözcük olup 'çark' anlamına gelir; bu da yerinde bir ifadedir; çünkü şakralar normal olarak dönen enerji daireleri biçiminde görülür.Bu sözcük, aynı zamanda 'açan çiçek' anlamına da gelir. Çakraların çoğu kez lotus çiçekleri şeklinde resmedilmesinin nedeni budur. (Ayrıntılı bilgi için bakınız "Chakra Ne Demektir?" maddesi.)

Deja vu: Dejavu, kelime olarak "önceden görmüştüm" anlamına gelir. Yeni bir durumu sanki daha önce olmuş gibi algılama deneyimidir. (Ayrıntılı bilgi için bakınız "Dejavu Nedir, I", "Devaju Nedir, II" maddeleri.)

Doppelganger: Doppelganger, bir insanın dublesidir ve fizik beden, beklenmedik bir şekilde astral bedenle karşılaştığında meydana gelir.Bu olgunun doğru adı otoskopidir.

Eterik Duble: Astral Beden'in diğer adıdır.

Gümüş Kordon: Kişi astral seyahat yaparken fizik ve astral bedenleri birbirine bağlayan bir enerji kordonu ya da hattı. (Ayrıntılı bilgi için bakınız "Gümüş Kordon Nedir?" maddesi.)

Hızlı Göz Hareketleri (REM): Hızlı göz hareketleri, kişi uyurken, bir geceden bir kaç kez, beş ila altmış dakikalık süreler halinde meydana gelir. Bunlar, kişi rüya görürken oluşur. Bu fikri test etmek için, uyuyan kişinin bir REM dönemi süresince ya da bu dönemin hemen ardından uyandırılır ve sorular sorulur. Bu sırada uyanan kişiler, rüyalarını oldukça ayrıntılı bir şekilde hatırlayabilmektedirler.Diğer zamanlarda uyandıklarında ise, ya hiçbir rüyayı hatırlayamazlar ya da bu rüyaları belirsiz, kısa düşünceler olarak görürler.

Hipnogojik Durum: Hipnogojik durum, uykuya dalmadan hemen önce görülen uykulu, hipnoz benzeri durumdur.

Kundalini: Kundalini, Kök şakrada saklı olarak bulunan enerji akımıdır. Kundalini Yoga (orijinalde Laya Yoga olarak bilinir) ya da meditasyon teknikleri kullanarak bu enerji tüm şakralara enerji kazandırmak için kullanılabilir. Kundalini, çoğunlukla bir Ligam'a diklemesine üç buçuk kez kıvrılmış bir yılan olarak resmedilir.(Ayrıntılı bilgi için bakınız "Kundalini ve Gurular"maddesi.)

Lüsid Rüya: Lüsid rüya, kişinin kontrol edebildiği ve yönlendirebildiği rüyadır. Kişi, rüya görmekte olduğunun farkındadır; ama uyanmaz. Bu terim, 1913 yılında Dr.Frederick Van Eeden tarafından türetilmiştir. (Ayrıntılı bilgi için bakınız "Lucid Rüya Nedir?" maddesi.)

Ölüme Yakın Deneyim (ÖYD): Ölüme yakın deneyim, kişi, ölümün gelmek üzere olduğunu hissettiğinde ve bilincin fizik bedenden ayrılır gibi olduğu bir durum yaşadığında meydana gelir. (Ayrıntılı bilgi için bakınız "Ölüme Yakın Deneyimler Geçiştirilemez" maddesi.)

Parapsikolog: Psişik olguların incelenmesi konusunda uzmanlaşmış bilim adamlarına verilen addır.

Psişik Korunma: Psişik korunma, herhangi bir psişik çalışmaya başlamadan önce yapılan bir dizi etkinlik ya da ritüelden meydana gelir. Kişiyi herhangi bir dış etkiye karşı korumak için yapılır.

Uzaktan Görme: Uzaktan görme, 1972 yılında, Srı'deki araştırmacı bilim adamları tarafından, kişilerin psişik olarak denet yerinden uzaktaki başka yerlerde olup bitenleri duyumsayabildiği deneyleri anlatmak için türetilmiştir.

Teleportasyon:Teleportasyon bir kişi ya da nesnenin bir yerden başka bir yere ani nakli.

Varlık: Varlık, astral planda yaşar. Dolayısıyla bir astral bedeni vardır; ama fizik bedeni yoktur.



Gümüş Kordon:
"Gümüş kordon", Parapsikoloji'de süptil bedenleri fizik bedene bağlayan kordona verilen addır. Astral seyahatlerde seyahat ederken astral bedenle fizik bedenin arasındaki bağlantıyı bu gümüş kordon sağlar. Gümüş kordon koparsa kişi ölür; ancak öyle kolay kolay kopmaz.

Enerji Beden'in en ilginç organlarından biri de bu "Gümüş Kordon"dur. Hans, bu kordonu çakralardan biri olarak ele alıyor ve en çok göbek (karın) çakrası ile ilgileniyor (Plexus solarium). Bunun sanskristçe adının RAMA DANA olduğunu söylüyor. Rûhu bedene bağlayan temel kabloymuş.

Hans'a göre o, hem fizyolojik bedenimizin hem de enerjik bedenimizin göbeğinden çıkıyor ve 50 bin yılın bir gün olduğu bir mesafede direkt Allah'ımıza bağlanıyor! İsterseniz siz bunu bir kuklacının ipi gibi düşünün. Bu eksik ve hatalı bir benzeştirme; ama işâret ettikleri açısından kullanılmaya değer. O kanaldan bize sayılı nefesimiz, rızkımız, iyi ilhâmlar gelir. Bundan başka, o kanaldan Allah'a mirâç ediyoruz.

O gümüş renkli ve hiç kopmayan bir kordon (Worm Hole). Allah ile irtibatlı.

Kalbe giren ve şahdamarının başlangıcı olan aort var. Kalbe bağlı bir de 9 ay 10 gün boyunca varlığını sürdüren göbek kordonu var. Yine kalbe bağlı bir gümüş kordon var ve dördüncü olarak kalbe bağlı hablilverîd (Allah'ın ipi gibi) bir apayrı tünel var. Bu sonuncu tünel ya da kablo-kordon, ruhu bedene bağlıyor. Göbek deliğinin olduğu yerde ayrıca nefis ile bir üçlü kombinezon kuruyor: Ruh, nefis, beden (takyon, lukson ve tardyon) bir arada olabiliyorlar göbek bağında.

"Gümüş kordonu hatırladınız mı? Hani bedensiz astronomide, hep uzayan hiç kopmayan. Böyle gümüşî bir kordon var gerçekten. Mesafeden bağımsız sonsuza dek uzayabiliyor. Karadelik-akdelik bitişiktir mesafe sıfırdır ama bu mesafeyi açarsanız, uzun bir tünel çıkar. İşte o tünel, gümüş kordonun ta kendisidir" diyor.



Kaynaklar
[1] www.hanifislam.com/M_Oz/BilimIscisi/3_Bolum/A9_Gumus_Kordon.htm

Normal şartlar içinde yaşarken şuurumuz (bilincimiz) fizikî bedenin içinde toplanmış durumdadır. Geçmişten günümüze kadar gelen tüm toplumların geleneksel bilgilerinde; fiziki bedenimizin dışına taştığı özel durumlarda, şuurumuzun toplandığı başka bir bedenden daha bahsedilmiştir... Ölüm anında bedenden ayrılarak spatyoma intikal eden ruhsal enerjinin kullanmaya devam ettiği ve çeşitli yaşamlar boyunca kullanılan bir bedendir bu...

Konuyu biraz açalım... Ruhsal Enerjinin en önemli özelliklerinden biri şuurlu bir varlık oluşudur. Hep sorulur... Ruh nedir diye... Ruh Varlığı: irtibat sağlayabildiği alemlerin icaplarına uyarak, o alemlere konsantre olabilen ve konsantre olduğu alemlerde planlar tertip ederek bedenlenebilen şuurlu bir varlıktır. Bu tanım şu ana kadar elde edilebilmiş olan Ruh Varlığı'nın özellikleriyle ilgili en kapsamlı ve eğer yeteri kadar anlaşılabilirse içinde bir çok bilgiyi barındırabilen bir tanımdır... Bu tanımda da görmüş olduğumuz gibi en belirgin vasıflarından biri; onun şuurlu bir varlık oluşudur...

İrtibat sağlayacağı fizik alemlerin özelliklerine göre, varlık kendi şuurunu belli bir oranda daraltmak zorundadır... Başka türlü o alemlerin icaplarına, yani şartlarına uyum gösteremez. İrtibata geçeceği o fizik alemin özelliklerine göre varlık; bazen %10, bazen %30 , bazen %70 , bazen de %90'lara varan, şuurunda daraltmalar yapmak zorunda kalır... Şu anda bizim dünyamızda olduğu gibi...
Eski Sufiler'in Dünyayı hapishane hayatına benzetmiş olmalarının sebebi budur... Dünya üzerinde mevcut potansiyel enerjisinin ancak çok küçük bir kısmını kullanabildiğini ve bu nedenle çok kısıtlı şartlarda yaşamakta olduğunu fark eden insanlar çok eski devirlerden beri, inisiyatik merkezlerde daha hür ve daha özgür bir yaşamın yollarını aramaya çalışmışlardır... Ve bu özel çalışmalara katılanlar yaptıkları özel çalışmalarla bazı ruhsal tecrübeler de yaşamışlardır. Bunların arasında Astral Seyahat da bulunmaktaydı. Bizzat kendilerinin de deneyerek gözlemledikleri bu çalışmalar; gerçekten de ruhsal enerjinin fiziki bedenin haricinde bazı bedenler kullandığını göstermiştir.



Perispri(Astral Beden):
Ruh, özündeki sonsuzluk ve ilâhî kudret nedeniyle doğrudan doğruya maddeyle temas edemez. Zaten madde de ruhun enerjisini doğrudan taşıyamaz. Arada başka maddî araçlar, bedenler vardır. Bu ara vasıtalara, ara bedenlere ruhçulukta Perispri adı verilir. Doğu öğretilerinde bu bedenlere astral, mantal, kozal gibi çeşitli adlar takılmıştır.
Perisprital beden, astral beden ya da diğer adıyla süptil beden, asla ruhun kendisi değildir. Sadece daha ince titreşimli bir maddeden oluşmuş bir bedendir.
Ruhçulukta, maddenin değişik vibrasyonel katmanlarından oluşturulan bu bedenlere astral bedenler ya da perisprital yapılar adı verilir. Bir örnek verelim: Kor ateşi, maşa olmadan elle tutamayız ya da elimize kalem almadan yazı yazamayız.
Ruhun da maddesel bedenlerle irtibat kurabilmesi için fevkalâde ince bir maddeden meydana gelmiş ara bedenlere gerek vardır. Bu perisprital bedenlere ruhun mantosu adı da verilir. İnsan çeşitli enerji bedenlerden meydana gelmiş bir bütündür. Ruhtan maddî ortama doğru, bir titreşimler skalası gibi renk tayfının en koyusundan en açığa uzanışı gibi bir akış vardır
Bir örnek verelim: Barajdan gelen elektrik evlerimizin içine direkt olarak verilebilir mi? Ana kaynaktan 30 bin volt olarak çıkan elektrik çeşitli trafolardan ve santrallerden geçe geçe 220 volta iniyor ve onu ancak bu indirgenmiş hâliyle kullanabiliyoruz.
Mutlaka bizi sarıp sarmalayan bir enerji bedenimiz vardır. Bu enerji bedeni ışıklı bir kozaya benzetmek mümkün. Sanki ışıklı bir koza içindeyiz ve çevreye ışık saçarız.
Enerji bedenimiz çevreye sürekli ışınım yayar. Kirlian fotoğrafçılığı da “aura“ adı da verilen  bu ışık bedenin resmini çeker. Astral bedenin yaydığı bu ışınım maddeden kaynaklanmaz. Buna ruhsal ışınım veya biyomanyetik ışınım da denir. Örneğin, halk arasında hayalet görmek olarak tanımlanan fantom görmek, ruhu görmek değil, bu süptil enerji bedenlerini görmektir.
RUH GÖRÜNÜR MÜ?
Ruh görünmez. Bedensiz bir varlık medyumsal özellikleri olan bir kimseden çıkan ektoplazmik maddeyi şekillendirir. İşte bazen rastlanan ruh fotoğraflarında çıkan görüntü böyle bir ruhsal yansımadır. Ektoplazma, fizik medyumdan çıkan macunumsu veya buharımsı bir ince titreşimli maddeler topluluğudur. Ektoplazma bazen medyumla arasındaki ilişki hiç gözükmeden de tezahür eder.
Daha açıkçası Ektoplazma medyum aracılığıyla astral maddenin veya esirî maddenin üç boyutlu sistem içinde oluşumundan ibarettir. Bütün hayalet olayları ve fantomik görüntüler böyle meydana gelir. Demek ki, gördüğümüz fantom ruh varlığının kendisi değildir. O çevrede bulunan medyumsal özellikli bir şahsın yardımıyla astral maddenin bir görüntü şeklinde oluşmasıdır.
Tekinsiz evler, perili evler ve mezarlıklarda görülen fantomlar genellikle otomatik tarzda oluşurlar ve yarı ektoplâzmik tezahürlerdir. Uzakta ve yakındaki astral veya ektoplâzmik cevherlerden yararlanarak ortaya çıkarlar.Bu astral veya ektoplazmik oluşumlardan korkmaya hiç gerek yoktur. Unutmayalım ki, irademiz dışında hiçbir varlık veya varlık sistemi bize zorla hiçbir şey yaptıramaz. Yeter ki, biz korkmayalım. Niyetinin farkında olan yaşam enerjisini kendisine zırh edinmiştir.

Tamamen bilinçli olarak astral beden projeksiyonunu tetiklemek için dört ana gereksinim bulunmaktadır.
      -. Uyanık halde kalarak bedeni %100 rahatlatmak
  1. Yapıyor olduğunuz işe %100 konsantre olmak
  2. Yeterli miktarda enerjiye sahip olmak
  3. Astral bedene ayrılması için yeterli baskıyı uygulamak

Nefes Farkındalığı Meditasyonu

Burada basit bir meditasyon şekli anlatılmaktadır. Bu, zihninizi temizleyecek ve dikkatinizi odaklayacaktır.

Yatın veya oturun, gözlerinizi kapayın, rahatlama egzersizini yapın ve zihninizi temizleyin. Derin ve sakince nefes alın ve bedeninize giren ve çıkan havaya dikkatinizi verin. İçeri girdiğini ve dışarı çıktığını hissedin.Tüm dikkatinizi ciğerlerinize ve nefes alma sürecine odaklayın. Bu basit eylem yüzeysel zihninizi kaplamak için yeterlidir. Zihni istila eden düşünceleri daha başlamadan ve güç kazanıp sizi meşgul etmeden önce kararlılıkla itin.

Nefes farkındalığı yüzeysel zihni kaplar ve sizin daha derin bir seviyede düşünebilmenizi sağlar.
Konsantrasyon Egzersizi 1

Görüntüyü tutma: Rahatlayın, zihninizi sakinleştirin ve muma veya ampule bakın. Bu ışığı önünüze, yaklaşık 1 metre uzağa koyun ve birkaç dakika buna sabit bir şekilde gözünüzü dikin. Gözlerinizi kapatın ve zihninizde kalan görüntüye konsantre olun. Bu görüntü kapalı göz kapaklarınızın ardında oluşacaktır. Mümkün olduğu kadar bu görüntüyü tutmaya çalışın. Bunu yaparken zihni sakin tutmak için nefes farkındalığını kullanın. Görüntü kaybolacağı zaman daha fazla büyümesi için çabalayın.
Konsantrasyon Egzersizi 2

Bir noktaya bakmak: Duvarda bir nokta belirleyin ve ona bakın. Ona odaklanmayın sadece nazikçe bakışınızı üzerinde tutun. Zihninizi tüm düşüncelerden uzaklaştırın ve güç kullanarak zihninizi boş tutun. Bunu yaparken yoğun bir şekilde nefes farkındalığına konsantre olun. Bir düşüncenin başlayacağını hissettiğiniz zaman onu uzaklaştırın. bitmesine izin vermeyin! Bunu sürdürebildiğiniz kadar sürdürün. Bunu gün içinde birkaç defa veya eğer yapabiliyorsanız daha fazla yapın.
Konsantrasyon Egzersizi 3

Enerji teneffüsü: Oturun ve rahatlayın. Gözlerinizi kapayın ve zihninizi sakinleştirin. Nefes farkındalığı egzersizini yapın ve nefes alırken içinize çektiğiniz havanın en sevdiğiniz rengin parlak renkli bir hali olduğunu hayal edin. Nefes verirkenki havanın ise çamurlu, gri bir renkte zehirli atıkla dolu olduğunu düşünün. Bu bir temizlenme egzersizidir. Nefes alırken enerji alıp nefes verirken negatif enerjiyi dışarı atarak çakraları canlandırır.
Trans Hâli

Derin bir rahatlama seviyesi ve zihinsel sakinlik elde ettiğiniz zaman bedeninizin gittikçe ağırlaştığını hissedeceksiniz. Bu ağırlık, siz trans haline girerken beyin dalgalarınızın beta seviyesinden alfa seviyesine dönüştüğünün başlıca belirtisidir. Trans hali derin fiziksel ve zihinsel rahatlama tarafından oluşturulur ve bunda tuhaf veya doğaüstü bir şey yoktur. Bu basitçe şu anlama gelir: Bilinçli zihniniz uyanıkken vücudunuz uyku durumuna geçmiştir.
Nasıl Transa Geçilir?

Rahatlama egzersizlerini yapın ve nefes farkındalığıyla zihninizi dinginleştirin. Karanlıkta bir merdivenden indiğinizi hayal edin. Merdiveni gözünüzde canlandırmayın, sadece kendinizi bunu yaparken hissedin. Nefes alırken hayali ellerinizle (aşağıda açıklanacaktır) bir yada iki basamak indiğinizi, nefes alırken ise basamakta durduğunuzu hayal edin. İstenilen şey zihinsel bir düşme hissidir. Bunu yapmak, beyin dalgası seviyesini uyanık halden (beta), uyku haline (alfa) ve sonra derin uyku haline (teta) dönüştürecektir. Beyin dalgaları alfa seviyesine ulaştığında trans haline girersiniz. Bunu sürdüğü kadar yapın. Trans haline geçme süresi sizin derin rahatlama ve zihinsel sakinlik deneyiminize göre değişecektir.

Not: Ağırlaşma hissine ulaştığınızda zihinsel düşme egzersizini durdurunuz.

Eğer merdiven hoşunuza gitmediyse, bir asansörde olduğunuzu ve nefes verirken inip nefes alırken durduğunuzu hayal edin. Veya bir tüy olduğunuzu ve nefes verirken düşüp nefes alırken durduğunuzu hayal edin. Yukarıda belirttiğim gibi, beyin dalgası seviyesini indirmek istiyorsanız zihinsel bir düşme etkisine ihtiyacınız vardır. Derin rahatlama ve zihinsel sakinlikle birleştirilmiş zihinsel düşme etkisi trans haline girmenize neden olacaktır. Bu derine gömülme hissini oluşturmak için yakın hissettiğiniz herhangi bir senaryoyu kullanabilirsiniz.

Trans şöyle bir şeydir: Her şey sessizleşir ve daha büyük bir yerde olduğunuz hissini alırsınız. Bedeninizde hafif bir titreşim hissedersiniz. Her şey farklı hissedilir. Sanki karton bir kutuyu karanlıkta başınıza geçirmişsiniz gibi, atmosferin değiştiğini hissedersiniz. Sanki her şey biraz belirsiz ve hafifçe bulanık gibidir. Trans halinde keskin sesler güneş sinirağına fiziksel darbe gibi gelir.
Enerji Bedenin Genişlemesi

Trans haline girdikten bir süre sonra hafif bir felcin üzerinize geldiğini hissedeceksiniz. Biraz sonra buna tüm vücutta derinlemesine bir titreşim ve vızıltı hissi eşlik edecektir. Aynı zamanda kendinizi kocaman ve şişmiş hissedebilirsiniz. Felç, titreşimler ve genişlik hissi enerji bedenin genişlediğinin ve astral bedenin gevşediğinin belirtileridir. Bu durum normal uyku sürecinin bir parçasıdır. Enerji beden, enerji çekmek ve saklamak için genişler. Bu esnada astral beden serbest kalır, hafifçe fiziksel bedenden dışarı kayar.
Transa Aşinalık

Pek çok insan projeksiyonu berbat eder çünkü basitçe trans haline alışkın değillerdir. Onun astral boyuta açılan dar bir pencere olduğunu düşünürler. Bu kesinlikle doğru değildir. Eğer trans haline girdiğinizde fiziksel ve zihinsel olarak sakin kalabiliyorsanız bunu saatlerce sürdürebilirsiniz. Ben düzenli olarak, her seferinde meditasyon esnasında birkaç saatimi trans halinde geçiririm.

Eğer transa girdiğinizde söyle düşünüyorsanız; "Evet! İşte yaptım!.... Transa girdim! acele etmeli ve bitmeden önce dışarı fırlamalıyım." Kesinlikle çuvallayacaksınız demektir! Trans, rahatlamayı ve zihinsel sakinliği bozma gibi aşırı heyecanlanma durumlarında sona erecektir.

Projeksiyon denemesi yapmadan önce sırf alışmak için bir süre trans halinde zaman geçirmek iyi bir fikirdir. Sadece rahatlayın, sakin kalın, nefes farkındalığına odaklanın ve transı sürdürün. Siz istemediğiniz müddetçe bitmeyecektir. Bunun nasıl hissettirdiğine alışın.

Bunu rahatça yapabildiğiniz zaman, trans halindeyken aşağıdaki enerji arttırma ve çakra canlandırma egzersizlerini yapın.

Not:

1. Enerji ve çakra çalışmasını öğrenmek için trans halinde olmanız gerekli değildir. Sadece trans halinde daha iyi iş görmektedir.

2. Trans pratiği yatarak yapılabilir, ama en uygunu rahat bir koltuktur.

Astral bedeniniz trans halinde serbest kalacaktır, her seferinde biri olmak üzere astral kol ve bacaklarınızı kaldırmaya çalışın. Bir sonraki bölümde gösterildiği üzere ellerinizi kullanın. Yoğunlaşın ve kolunuzda farkındalığınızı hissedin ve yavaşça bedeninizden dışarı kaldırın. Bun yaparken hafif bir gıdıklanma veya kolunuzda veya bacağınızda bölgesel bir tuhaflık hissedebilirsiniz. Astral kolunuzu kaldırın ve gözleriniz kapalıyken ona bakın, ama bir kasınızı bile oynatmayın. Bu haldeyken kaplı göz kapaklarınızın ardından görebilmelisiniz eğer göremiyorsanız endişe etmeyin, bu daha sonra gelecektir.

Astral kolları kaldırmak projeksiyon için çok iyi bir egzersizdir. Daha sonra astral kollarınızı astral bedeni fiziksel bedenden çekmek için kullanacaksınız.
Dokunsal Görüntü

Dokunsal görüntü bölgesel vücut farkındalığının hissedilmesi veya algılanmasıdır.

Elleriniz vücut farkındalığıyla çok yakın bir bağa sahiptir. Özel olarak her vücut parçasının farkındadırlar. Hayali eller, aşağıda belirtileceği üzere, bu farkındalığın (elden vücuda) bir uzantısıdır. Farkındalığınızı herhangi bir vücut bölümünde hissetmeniz istendiğinde ellerinizle, gerçek ellerinizle, vücudunuzdaki o bölüme dokunacakmış gibi yapın. Sonra farkındalığı kullanın. Bunu yapmak, bu bölgede hayali ellerinizin olduğu hissini verir.

Gözlerinizi kapalı tutun ve ellerinizi yüzünüzün 10 cm kadar önünde tutun. Konsantre olun ve onların bulunduğu yeri hissedin ve kapalı göz kapaklarınızın ardındaki karanlıkta onları görmeye çalışın. Bileklerinizi çaprazlayın, yavaşça hareket ettirin, ellerinizi çevirin, parmaklarınızı açıp kapayın. Karanlıkta görmeye çalışıyormuş gibi zorlayarak bakın ve konsantre olun. Zihin gözünüzde, ellerinizin ve kollarınız bulunduğu yerde silik, kımıldayan gölgeler göreceksiniz.

Gözlerinizi kapayın ve sağ elinizin işaret parmağıyla burnunuza dokunun. Gözleriniz kapalıyken parmağınızı vücudunuzun istediğiniz yerine tam olarak koyabildiğinizi göreceksiniz. Deneyin; elinizi, gerçek elinizi, vücudunuz değişik yerlerine koyun. Her zaman ellerinizin nerede olduğunu bilirsiniz, nerede olduklarını hissedebilirsiniz. Eğer bunu yaparken zihninizde neler olduğunu gözlemlerseniz dokunacağınız vücut bölümüne dokunma kararını verdiğiniz anda o bölgenin farkına vardığınızı fark edeceksiniz.

Bu şekilde tüm vücudunuzun üzerinden geçerek vücudunuzun farklı bölgelerinde oluşan farkındalık hissine alışın.

Olmakta olan şudur: Zihninizin bir kısmı uygun noktaya elinizi yönlendirmek amacıyla dokunacağınız bölgenin altını çizmektedir. Zihniniz farkındalığının bir kısmını bu bölgeye aktarmakta ve eliniz için güdümlü bir işaret noktası gibi iş görmektedir.

Farkındalığınızı vücudun değişik bölgelerine aktarmak, enerji çalışması ve ve bu projeksiyon metodu için hayati önem taşır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder